Onay Akbas edt : Zihni Özil ; pho: Serhat Gökçaylar, Beyze Polat ; tra: Zeynep Koray, Hande Yılmaz, Nihal Gökgöz, Can Şeher

By: Akbaş, A. Onay, 1964-Contributor(s): Monnin, Françoise | Özil, Zihni [editor] | Gökçaylar, Serhat [photographer] | Polat, Beyze [photographer] | Koray, Zeynep [translator] | Yılmaz, Hande [translator] | Şeher, Can [translator] | Gökgöz, Nihal [translator]Publication details: İstanbul: Artist, 2000. Description: 128 p.: col. ill. ; 30 cmSubject(s): Akbaş, A. Onay, 1964- -- Exhibitions | Painters -- Turkey | Painting, Modern -- 20th century -- Turkey | Painting, TurkishLOC classification: ND 873.A33 | 2010
Star ratings
    Average rating: 0.0 (0 votes)
Holdings
Item type Current library Call number Status Date due Barcode
Books Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi
ND 873 .A33 2010 Not for loan 013014

Akbas'in isminin sonundaki "s"harfindeki kuyrusu kaldirmasini -uluslarasi galericilerinin ve basimevi kaynaklannin da esinlemesiyle- tiksintiyle karsiladim.
Bana göre bu , batli sanatin nezaketsizligidir ve bir kastrasyonla (igdis edilme ) ayni derecede zarar vericidir. Bu küçük kuru@un kaldilmasiyla, bu Türkse ismin tüm anlami budanmis oluyor:Akbas' in ak basi islig andiran ,biçimsiz bir sözükten ibaret oluyor. Ama belki de bu , -sanatçimizin tablolannin tahlikeli egilimlerinin aciga vurulmasindan dolay- "özgür dünya"nin hakl bir intikamidir.
Eger Akbas'in ak basi üzerinde bu kadar duruyorsam, bunun tek sebebi yasamin ,fircalanni onun saçlanna degdirmis olmasidir -oysa Akbas gençlik doludur ve ben bu saturian yazdigim sirada daginik ‚asi saclannda karga kanadi tonlanndaki rengini muhafaza etmektedir. Akbas'in yüzünün , bazen kullanmay. bidigi rômantik ozniteliginin, genellikle solgun oldugu bir gersektir: ama onun ak bast içindedir, tipk bakir tualin ressamin atölyesinde olduju gibi : beyazliginda bir ankanin bakiriginde,saresiz safligindadir, Akbas'in ak bast hareketin ve yasamsal imgenin binktigi yerdedir. Daha da ileri gidersek Akbas'in a bag Karagözün tua-lidir. Türk dünyasinin hicivli gölge tiyatrosu.
Eger ressamin bir portresini yapmak gerekseydi, bu , onun omuzlannin ve kamburlasmis bir devinkini andiran sirt genisliginin görülebilece§i bir acidan ,sirtina baklarak yaplabilindi. Ilk kargilasmamzdan itibaren Akbas bana baska bir kam-burtasms dev animsatt : Yunan kompozitör Theodorakis. Ikisinin de yükümlülük-lerle dolu hayatlan olmus dolayisyla zor ve kendini sanatta ifade eden hayat-lar. Ama keyifi .neseli, seving veren ;kompozisyonunkinden cok sahneleme evreni üzerine kurulmus bir sanatia. Ama tabli Akbas basta olmak üzere kimse sirtindan resmedilmek istemeyecegi için , kitaplanna koydugu , uyarlamalardan ,edeb-i kelamlardan ve illusionlardan ibaret olan bu fotograflarn havasini solumamiz gerekiyor. bir asiyle ,dünyamiz sertse cezalandiran bir yargicla davamiz var ve bu fotografiar bizi, onun, bu davada kurban olduguna inandirmak isteyecekler.
Geng Onay 1964'te Rize yakinlandaki Fatsa'da dogdugunda adsiz biri olarak kalmasi olasydiAkbas'in cocuklugu bircok cocugunkjyle özdestir fakat bu, dokuz yasinda babasinin ölümüyle cezalandinimis bir cocukluktur. Cocukluöunu Akbas bircok tablosuna serpistimistir. Onun tarzini cocuksu desenlere cok yakin bulanlar bu ögenin onun tüm resimlerinde var oldugun savunurlar. Akbas bu konuya bir tualini aymistir Cocuklugum /1992.0nun betimlemesi dokuncasiz gozikirburada masann etrafinda yemek yiyen , if cocuklu bir aile görünmekte-dir. Burada, gõze carpan öge, sahneyi sinirlayan kusatan , net ve renkli gercevedir.
Bu denin bir hapsolmusluk duygusu yaratmaktadir: Sadece yiyecekler -ekmek-ren-kli bir firganin izlerinden sizar gibidi... kigiler yemek saatinin tekrar eden yansimalanyla kömürlesmiscesine karadir..Bu Akbas'in büyük saplantisinin en net anlatimidir: adszlignda, donuk bir var olus korkusu.
"'Gegmiginde hig sanatc olmayan,siradan bir ailede yetismis siradan bir adamm. Siradan bir lisede ve yine higbir sani olmayan bir üniversitede okudum.
Hersey siradand...Benim resim yapmami saglayan en derin sebeplerden biri, sanatun sahip oldugu, isimsizlige son verebilme gücüdür." (Özel Mülakattar/Mart
2000 ). Bunu gururla agikJarak onun hakkodir . Ama gersegi söylemek gerekirse onun gen kalan tablolan onu ele verir jözellikle de cocuklujuna hafife dokunan-lar. "Haturalar" (Souvenirs) serisinden söz ediyorum. Digerlerinin arasinda bunlar sizi bir kovboy veya bir hintli gibi hissettiren.bu hilli fotograf panolarindan kafalanni gikartan yumurcaklan misafir ediyorlar, Baska "'Hatiralar" da ise kisilikler üc boyst art zaman içinde kilk kyafet cesitiligyle onlan bekleyenden cok daha serüven dolu bir yasama ulassyorlar, Ciddi cocukluk celiskilerine daliyorlar : socugun cok güglü gelistig yetiskinterin fazla ciddi dúnyasinda son bulan kayginin Özgür klindig, ebeveynlerin nazannda tuhaf oyunlar oynuyorlar...
Bu oyunu oynamay: yetiskinler de bazen denerler. Satafatli bir sekilde
"'Roller Oyunu"' dye adlandinp daha agrbashi bir sekilde oynarlar. Tüm artistler bu oyunda rol almaya hazirdirlar.Bu David' in Velazquez in veya hilleyle büyük ressamlar arasna szp , hükim süren isimsiz bir Kilise ressaminin yapayligidir.lik eserlerinin hepsinde Akbas/endini ortaya koyacaktir sadszlik korkusu.Tipki bu
3
focuklar gibi o da -mümkün olbilecek her türlüsüne-kiliklara bürünecektir kadin,capkin,peygamber ‚boynuzlu seytan... Eger bir tabloda haff sakall bir tip görecek olursaniz bunun o olduguna base girebilirsiniz.Her ne kadar kimse boynuzlu bir seytan olmanin hayalini kurmasa da ,onda her zaman bir figür,bir ilkömek olma yönünde güglü bir arzu vardi ve belki de bir endüstri kralinin evine, kolleksiyonuna davet edilme arzusu...
Akbas yas ve olgunluk kazandikça fircalannin özsever oksamalamndan kurtul-du. Artik tablolannin disina gikabiliyor ki bu, bir ressamin hiçbir zaman unutma-masi gereken bir olgudur. Veya unutsa bile, bunun , izleyici tarafindan fark edilmesine higbir zaman izin vermemelidir.Akbas bir taniktir,sadece bir tanik. Kendini artik tablonun icine sokmaz ama bakisinin diapozitifini düsselinin gölge tiyatrosunu seyirci için yansitir Böylece zaman içinde Akbas,kendine bu zor uluslararasi pazarda -ki Türk resmi burada sadece bir merak simgesidir- bir isim edinmistir.
Pera Mahallesi günümüzde ,sik Galatasaray Lises nin gölgesinde pandayarak, Tünel'den kivilcim buketleri arasinda gikan tramvayin simgesel büyüsünde , inanilmaz bir cosku yasiyor. Her yanda kitapsi-barlar,gazeteci-barlar,ve bina-barlar açilyor. Levanten saticilann hanlannin yerini fast-foodlar , Atatürk büfesi ve konuskan bir solcunun randevusu aliyor. Bu herkesin birbinini tanidig kapali ve tüm yüce düsüncelerine kargin elitist bir dünyadir. Sansini denemek için bu bak-teri patlamasinin pis kokulanyla dolu Istanbula gelen Anadolu köylüsünün aydinlik yllannin dünyas...
Iste Akbas kendine bu dünyada bir yer edindi. Ustalisini his kaybetmeyen ,yürek adam Akbas tutkusunu da hep korudu ve bu tutkusu da hep saf kaldi.
Cünkü hep oportun olmay bildi ve sun da hemen belirtelim ki oportunizmin cansizlastiran sininni asmadi. Bugün tekrardan Juliette'e kur yapan bir Romeo olmak icin tuallerinin içine girmeye cesaret ediyor. Acaba bu bir gerileme mi? Bu daha cok dünyayla arasina koydugu, daha genis bir mesafenin sonucudur
'"Adsizliktan sag sikanlar™ listesinde bir figüran olarak Akbas ,biliyor ki,artik o,kinadigi topluma karsi biraz daha uzlasmaci.O halde kendi aci alaylarinin kendine yönelmesini kabul ediyor,bir askerin kendi silah arkadaslandan kaybol-mus mermileri kabul ettigi gibi...

AKM
Gümüşsuyu Mahallesi, Mete Caddesi No:2
Beyoğlu, İstanbul
Çalışma Saatleri:
Salı - Pazar
10:00 ile 17:00 arası